OYUN

 

Değişen dünya, değişen çocuklar ve değişen oyunlar…

Çocukların dünyasında varolabilme savaşı: oyun…

Çocuğun markası: kendi oyunu…

Oyun; çocuğun dili…

Oyun; çocuğun diğer adı…

Çocuğun dünyasında denge; oyun…

Çocuklarda en iyi psikoterapi; oyun…

 

Yukarıda sıralanan her bir cümle anlatmak istediklerimizin kısa bir özeti. Ancak “tanımak tarif etmekten daha kolaydır”(Kaduson, G). Onun için tarif etmeye çalışmadan oyunun önemini aktarcağız.

Her bireyin yaşam tarzı kendine özgüdür. Sosyal beklentiler, kültürel birikim, genetik yapı gibi durumlar yaşam tarzının oluşumunda önemli bir paya sahiptir. Sosyal beklentiler değiştikçe, kültürel birikim geliştikçe dün kabul edilen birçok olgu bugün değişmiş ya da yıkılmıştır. Artık iletişim daha hızlı, ulaşa birlilik daha fazla. Bunun yanında ebeveyn tutumları daha farklı. Dün kabul edilmeyen birçok tutum bugün gözde… Getirisi kadar dikkat edilmesi gereken diğer bir nokta ise bugünkü çocukların ‘bizim çocukluğumuzdan’ farklı olmasıdır. Değişmeyen ise oyunun dün de bugün de çocuklar için bir yaşam tarzı olduğudur… Oyunla yaşam provasını gerçekleştiren çocuklarımız kendi iç dünyalarını yansıtmaktadır aslında.

 

Çocuklarımızın dünyası: oyun

 

Oyun çocuğun dilidir, kendini ifade eder, duygularını, yaşadıklarını, en önemlisi hayal dünyasını paylaşır.

Oyunla çocuğun yaratıcılığı, bakış açısı, empati yeteneği gelişir.

Çocuk oyunda risk alır, cesareti ve güven duygusu gelişir.

Oyun boş zaman etkinliği değildir; çocuğun ta kendisidir.

Oyun katarsistir; çocuğun negatif enerjisini alır.

Çocuğun sosyalleşmesinde en iyi araçtır.

 

Nasıl Oyunlar?

 

3 -5 yaşları arasında fantezi ve keşfetmeye (evcilik, okul oyunları ile bebekler, mutfak ve muayene aletleri), dil gelişimine (renkli tuşları olan piyano, müzik ve öykü kasetleri ile kuklalar gibi) ve aritmetiğe hazırlamaya (resim ve sayı eşleme oyunları; domino, sayı kartları gibi) yönelik oyun ve oyuncaklar,

6 – 8 yaşları arasında toplumsal gelişim ve işbirliği ile ilgili (top, seksek, dama, minyatür arabalar…), bilişsel beceriler ve algısal hareket becerilerini sağlayan (maketler, yap – boz oyunları) ve yaratıcı anlatım oyuncakları (parmak boyası, kâğıt hamuru, karakalem, suluboya ya da pastel boyalarla resimler, oyun hamurları, sessiz sinema gibi oyunlar) oyun ve oyuncaklar yararlı olmaktadır.

 

8 yaş sonrası, somuta soyutun eklendiği, düşünmeye, başarmaya duyulan isteğin yoğunlaştığı ve arzunun eşlik ettiği oyunlar önemlidir. Kaybedenin olsa da oyunun zevk verdiği, arkadaşlık ilişkilerin geliştiği oyunlar artık önem kazanır. Sosyal dünyayı destekleyen, küçük grupların oluşturulup, sosyal destek mekanizmalarının çalıştığı oyunlar (basketbol, satranç, tabu, vs.) yer alır.

 

Oyun çocukların canlı ve açık düşünmelerini teşvik eder, kendi bilgi ve yetenekleri hakkında güven kazanmalarını sağlar. Oyunda harcanmış zaman iyi zamandır çünkü oyun sadece oyuncakları kullanmaktan çok daha fazlasını ifade eder. İçten gelen ve çaba gerektiren bir aktivitedir, birçok yönden yapıcı bir çalışmaya benzer. Bu yapının içinde oyuncak seçimi de yer alır. Çocuğa oyuncak almak çocukla oyun oynamak kadar önemlidir. Oyuncak alırken çocuğun yaşına ve gereksinimlerine uygun oyuncakların seçilmesi önemlidir. Sürekli gelişen çocuğun oyun kalıpları da sürekli değişmektedir. Bu nedenle oyuncakların değişimi de kaçınılmazdır. Ayrıca aynı işlevi yerine getiren fazla oyuncak çocuğun isteksiz davranmasına neden olur. Çocuk istese de istemese de her görülen oyuncağı almak Ona hediye değildir, hayal dünyasına çomaktır. Ayrıca her oyuncağın işlevinin olması da sıkıntı yaratabilir çünkü çocuğun çok yönlü düşünmesine engel olur. Biçimlendirilmiş – işlevi belli olan –  bir oyuncakla çocuğun düşünmesine gerek yoktur. Örneğin kumandalı bir arabayı çocuk at yerine kullanamaz ancak legolarla yaratıcılığını kullanarak kendi arabasını hazırlayabilir. Diğer bir örnekte  “barbi” setiyle çocuğun, “barbinin rahatlığında”, çok fazla düşünmesini gerektirecek durumun kalmamasıdır. Onun düşünüp hayal dünyasında bir çubuğu at yapabilmesi ya da bir bez parçasını bebeğe dönüştürmesi daha yararlı olur. Değişen dünyada değişen idol oyuncaklara da dikkat etmek gerekir. “barbinin rahatlığında” düşünemez çocuk çünkü düşünmesini gerektirecek bir durum yoktur, istediğine sahip, emek sarf etmeden rahat bir hayat sunulan Barbiye dikkatli bakmakta fayda vardır.  Örneklerin giderek arttığı, sürekli yenilenen bu idol oyuncakların verdikleri mesajlar  son derece önemlidir.

 

Dikkat edelim!

Oyunda her birey eşittir. Sadece oyunda,  oyun arkadaşı olalım. İşler de keyif te karşılıklıdır, ne birinin güdümünde, ne birinin arkasında olur. Çocuğun her dediğini yapıyorsanız onunla oynamayın.

Oyunda çocuğu kandıramazsınız… Eğer zevk almıyorsanız, eğlenmiyorsanız oynamayın.

Çocuğa arkanızı dönmeyin…

Oyunu bırakmanız gereken zamanı fark etmeniz önemlidir. Saatlerce oyun oynamak kimseye iyi gelmez.

“Özel zaman dilimi”; oyun oynadığınız her gün onun için ve sizin için özeldir. Ancak yaşamın kendisi bir sınırken oyununun da kendine göre bir sınırı ve süresi vardır. Bu sınırı en iyi uzmanlar değil tarafların kendisi belirler.

 

 

 

Çocuğun yaşı, gelişimsel düzeyi ne olursa olsun, her çocuğun temel hakkıdır oyun…

 

 

İyi oyunlar…

 

 

Kaynakça

Aygölü, F. ( Oyun ve Oyun Terapisi Eğitim notları)

Dandul, Ö. ( ‘Çocuklar Oyunla Kendilerini Anlatıyorlar’, söyleşi, 2008)

Koduson, G. H. ( Ph. D., Eğitim notları)

Şenol, S. (“Oyun”,  Makale, 2008)