Stresin, gerginliğin, hayal kırıklığının yetişkine has bir duygu olmadığını, bu duyguları çocukların da yaşayabileceğini hatırlamak; en önemlisi olsa gerek.  Nasıl ki duyguların geçiştirilmesi yetişkini üzüyor, öfkelendiriyorsa çocuğun da bunları yaşayabileceğini ve bunun anlaşılabilir bir duygu olduğunu, hatırlamak.

Bilinir ki; her büyük, yabancı ve gizemli şeyler yetişkini ürkütürse, çocuğu da ilk başta ürkütebilir:  Okul da ilk başta böyle bir yerdir çocuk için; akıldan çıkarmamak.

İnkar, yok sayıcı, umursamaz, ne var ki bunda gibi duyguları olduğu gibi çocuğu da değersizleştiren ifadelerden kaçınmak. Okulun gerekli, yararlı ve güvenilir olduğunu hatırlatmak ve onun ihtiyaç duyacağı alanların burada olacağını vurgulamak; umursayan bir öğretmen, ona eşlik edip öğrenen akranlar gibi…

Duygularını açığa çıkarabildiği, yaşanan olaylarda bireylerin benzer ya da farklı duygular yaşayabileceği veya paylaşabileceği ortamlarının oluşmasına destek olmak ve anne – babanın dengeleyici unsur olarak çocuğun okulda ya da çevresinde anlamadığı ya da anlam veremediği duyguları anlamasına yardımcı olmak.

Çocuğun sadece başarısına değil, ilgisi ve merakı olan şeylere de önem veren ve gözeten bir aile ortamını sağlamak. Motive edici unsurları bir araya getirmek ancak çocuğu zorlamamak.

İlgisinin ve dikkatinin bir yetişkin performansı kadar olamayacağını hatırlayarak davranmak ancak ufak zorluklarda vazgeçmesinin önüne geçmek için ona eşlik etmek. Duyusal dünyasını, bir reflektör görevi gibi, anlamasını kol